ana sayfa özgeçmiş dün bugün etkinlikler şiir diliyle denemeler iletişim
 
 

(18 Eylül 2007, Salı - 08 Haziran 2012, Cuma)

KÜÇÜK ŞAİRLER AKILLI SINIFTA

Bizim çalışmalarımız, meyvesini 2011-2012 öğretim yılında vermiştir. Ancak, kökleri 2007-2008 öğretim yılına (yani birinci sınıfa kadar) dayanmaktadır. Bu yüzden, son bir yıllık çalışmayı anlatmak yerine, beş yılı kapsayan bir anlatım yapmak istiyoruz. Çünkü eğitim bir süreçtir. Eğitimde süreç, sonuçtan daha önemlidir.

Bu çalışmayı, Çin’de yetiştiği anlatılan bambu ağacına benzetiyoruz.

Peki, Bambu Ağacı Nasıl Yetişir?

Bilindiği üzere, bambu ağacı toprağa tohum olarak ekilen ve beş yıl boyunca topraktan çıkması sabırla beklenen bir ağaçtır. Bambu ağacını anlatırken, tohum olarak ekilmesinden yetişmesine kadar geçen sürenin tamamı anlatılır. Toprağın üzerine çıktığı ve altı hafta gibi kısa bir sürede yirmi yedi yirmi sekiz metre boya ulaştığı, son evresinin anlatımı yeterli görülmez. Çünkü bambunun asıl hikâyesi, toprağın altında geçen uzun süre ile birleşince anlam kazanır. Yetiştiricisi beş yıl sabreder ki bambu gün yüzü görsün ve altı haftada çok hızlı bir şekilde büyüsün.

Temel eğitimin birinci kademesindeki öğrenciler de bambu ağacına benzer. Onları yetiştirmek sabır ister, hoşgörü ister. En önemlisi de mesleğine karşı sevgi ister. Bunun içindir ki son bir yılda yapılanları anlatırken, ondan önce geçen çalışmaları da anlatacağız.

BAŞLIYORUZ…

2007-2008 öğretim yılı minik öğrencilerimiz birinci sınıfta…

Okuma ve yazmayı öğrenmek, Atatürk ilke ve inkılapları ışığında, çağın gerektirdiği donanımla eğitilmek üzere; aileleri tarafından bize emanet edildiler. Hepsi kıpır kıpır, hepsi canlı… Onlar, öğretmenlerinin eline teslim edilmiş, birer altın madeni. İşlenmeliler… Süslenmeliler… Eğitilmeliler… Öyle bir eğitilmeliler ki henüz bilmediğimiz meslekleri bile icra edecek donanıma sahip olmalılar. Bundan dolayı öğrenmeyi öğrenen, kendini yenileyen, yeni fikirlere açık olarak yetişmeliler. Ama sınıfımız henüz bu donanıma sahip değil. Öğretmenleri, hizmet içi eğitimler yoluyla bilişim teknolojilerini kullanma eğitimi almış. Yapacağı çalışmaları; aldığı eğitim gereği, yeni müfredat ve yeni teknolojiye göre tasarlamış. Sınıfta bir kara tahta ve tebeşir.

Birinci dönemin sonlarına yakın bir zamanda okuma ve yazmayı öğreniyorlar. Tıpkı ülkenin her yerindeki diğer yaşıtları gibi… Bazı veliler, öğrencilerinin bazı okullardaki yaşıtlarından geri olduğunu belirtiyorlar ve mutsuzlar. Öğretmenleri olarak, sabırlı olmalarını istiyoruz. Çünkü bu yol uzun ve yorucu bir maraton…

İkinci dönemin sonları… Öğrenciler okuma hızlandırma etkinlikleri sırasında, İstiklal Marşı’mızın tamamını ezberlediler. (Bakınız: www.kamilkarakas.com.tr/istiklal_marsi.htm ) Yılsonunda yapılan etkinliklerde, toplu halde Milli Marşımızı mahalle halkının önünde okudular. Katılımcılar tarafından alkışlanmak, onlara tarifi imkânsız duygular yaşattı. Bu olay, öğrencilerimizin şiire ilgi duymasını da sağladı.

2008-2009 öğretim yılı öğrencilerimiz, ikinci sınıfta…

Yenilenen ilköğretim müfredatından hareketle, onları şiir yazmaya yönlendirdik. Onlar yazdılar. Biz okuttuk ve alkışlattık. Başöğretmenin tavsiyesine uyduk, onları geleceğin büyükleri gözüyle gördük ve öyle davrandık. Yazdıklarına onların gözüyle bakmak gerekiyordu. Biz de öyle yaptık. Dedik ki “Çocuklar, şiirleri şairler yazar.” Yazdıkları şiirlerin altına şair olarak kendi adlarını yazmak, onları heyecanlandırdı (Şair Ayşegül YETKİN). Çok mutlu oldular. Bir iki derken şiirler ve hikâyeler birikti. Yapılan işleri duyurmak istedik. Okul gazetesi çıkardık. İki sayfalık, A4 kâğıdı… Gazetemizin adını da içlerinden biri koydu. Kumsal… Kumsal Gazetesi’nde onların ürünlerine yer verdik. Okula ait bir yayın olduğu için, ürünleri seçmemiz gerekti. Bu durum gazetede ürünü çıkmayan öğrencileri ve dolayısıyla da velilerini üzdü.

2009-2010 öğretim yılı öğrencilerimiz, artık üçüncü sınıfta…

Şiiri sevdiler. Öğretim yılının sonunda şiir kitabı çıkarma sözü verdik. Sponsor desteği aradık elbirliğiyle… Destek bulunca da doğruca matbaaya koştuk. Kırk sayfalık bir şiir kitabımız oldu. Adını “Zakkum Çiçekleri Şiir Demeti” koyduk. İki bin adet basıldı. Okul gazetemizin eki olarak, ilçe genelinde ücretsiz dağıttık. 17 Haziran 2010’da bu kitap için, ilçe merkezindeki bir okulun çok amaçlı salonunda, şiir dinletisi ve imza günü düzenledik. Küçük şairlerimiz, kitaplarını imzaladılar. İlçe Kaymakamımız, Belediye Başkan Vekilimiz, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz, okulumuza ismi verilen Şehidimizin babası ve daha birçok insanımız programımıza katıldılar. Yapılan bu etkinlik, yerel ve ulusal gazetelerde haber konusu oldu. Gelen tepkilerden dolayı çok mutluyduk. İmza gününde (17 Haziran 2010), projemiz ile sınıfımıza bir bilgisayar, bir yansıtım cihazı ve bir akıllı tahta edinmek istediğimizi duyurduk. İstedik ki bizim sınıfımız da interaktif bir eğitim ortamı olsun.

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın.”( N.F. KISAKÜREK) dizeleri sloganımız oldu. Ortaya konulan bir projeyi destekleyenler olduğu gibi, gülüp geçenlerin, alay edenlerin de olabileceği herkesin malumudur. Bu tür durumları biz de yaşadık. Ancak, Montaigne’inin “Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiçbir rüzgârdan fayda gelmez.” Sözünden hareketle esecek rüzgârı beklemeye koyulduk.

2010-2011 öğretim yılı öğrencilerimiz, dördündü sınıfta…

Onlarla ve anne babalarıyla el ele verdik. Projemiz için tek yürek olduk. Çevremizdeki insanlara şiir kitaplarımızdan hediye ettik, projemizi ve hedeflerimizi anlattık. İmkân verildiği takdirde; küçük şairlerimizin daha büyük işler başarabileceğinden bahsettik. Okul aile birliğimize bağış yapmaya teşvik ettik. İlk zamanlar, hayalimize gülüp geçenler de oldu. Ancak, projemize destek verenler çoğunluktaydı. İnsan, böyle anlar yaşadığında kendisini anlayanları, kendisiyle duygudaşlık yapanları unutamıyor.

Aralık 2011, sınıfımıza bir diz üstü bilgisayar ve bir yansıtım cihazı alındı. Okulumuzun bir sınıfının, ilk kez böylesi bir imkâna kavuşması öğrencilerimizi ve velilerini heyecanlandırdı. Çünkü bizim okulumuz, fiziki olarak küçük (mevcut, 92 öğrenci) bir eğitim ortamıydı ve velilerimizin çoğunluğunun gelir seviyesi düşüktü.

Derslerimizi MEB’in ücretsiz olarak sunduğu vitamin eğitim içerikleri ile destekledik. Öğrencilerimizin derslere karşı ilgisi arttı. Bu da sınıf başarımızı yükseltti. Heyecanımıza yerel basınımız da katıldı. Sevincimiz arttı. (Bakınız: Hamle Gazetesi, 31.12.2011, Miniklerden Örnek Davranış)

Nisan 2011, çevre imkânları ile akıllı tahtamız da alındı.  Öğrencilerimiz gelişmelerden çok mutlu, öğretmenleri de onların geleceğinden bir o kadar umutlu… Artık, onlara balık tutmayı öğretmek daha kolay hale geldi. Çünkü oltanız (avlama araçları) olmadan balık tutmayı öğretemezsiniz. Öğretmeye çalışırsanız, ezbercilikten öteye geçmez. Eğitimde teknolojiyi kullanmamak da olta olmadan balık tutmaya benzer. Eğitimi bilişim teknolojileri ile desteklemek, öğrenmeyi zevkli ve kalıcı hale getirir.

İşin bir de insanların öğrenme düzey ve şekillerinin birbirinden farklı olması boyutu var. Kara tahta ile eğitim, işitsel zekâya sahip öğrencilerde yeterli oluyordu. Bilgisayar ve yansıtıcımızın gelmesiyle görsel zekâya sahip öğrencilerimizin başarısında artış gözlendi. Akıllı tahtanın da eğitim ortamımıza girmesiyle, dokunsal zekâya sahip öğrencilerimize de fırsat eşitliği sağlanmış oldu. Tüm bunlar yaşanırken, basında çıkan FATİH PROJESİ haberleri öğrencilerimizi yaşıtlarından daha çok heyecanlandırıyordu. “Öğretmenim, tablet bilgisayarlarımız da gelirse; biz neler neler yaparız?” diyorlardı.

2011-2012 öğretim yılı öğrencilerimiz, beşinci sınıfta…Hasat zamanı…

Atalarımız: “Alet işler, el övünür.” Demişler. Hakikaten öyle oldu. Biz, öğrenmeyi öğretmenin keyfini yaşadık. Öğrencilerimiz de, dersi daha eğlenceli işlemenin keyfini yaşadılar. Tahtada bir etkinlik yapmak, adeta bir yarış haline geldi. Gayri ihtiyari bir öğrenciye diğerinden fazla fırsat vermek, itirazlara sebep oluyordu. Bu imkânlar sağlanmadan önce; derse katılmaktan keyif almayan öğrencilerimiz de ders işlemenin hazzını aldılar. Örneğin Arif Erman adlı öğrencimiz, derse katılmaktan pek hoşlanmazdı. Akıllı tahta ve bakanlığımızın sunduğu pdf kitaplar, vitamin eğitimler, Z-kitaplar, bizim isteksiz öğrenciyi adeta canlandırdı. Arif Erman, tahtada yapılan etkinlikler için en çok parmak kaldıran öğrencimiz haline geldi.

İlçemiz genelinde akıllı tahta uygulamasına geçen birkaç sınıftan biri olmak ve bunu kendilerinin bizzat içinde olduğu bir proje ile başarmak, küçük şairlerimizi mutluluktan uçuruyordu.

Biz de öğretmenleri olarak onlara: “Artık gerek sınıf mevcudumuz, gerekse teknolojik imkânlarımız açısından özel okullardan farkımız kalmadı. Size çok çalışmak düşüyor.” Dedik.

Başöğretmen Atatürk’ün: “Öğrenci hangi yaş ve seviyede olursa olsun onlara, geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksın.” sözünden hareketle: “Ülkemizin, muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için, çok çalışmamız gerekiyor. Lütfen, söz verin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyanın en güçlü ve en adaletli devleti olması için çalışın.” Şeklinde telkinlerde bulunduk. Onlar da bize söz verdiler ve çok çalıştılar.

Öğrencilerimiz, beşinci sınıfta olduğu için, bir yandan da parasız yatılılık ve bursluluk sınavlarına hazırlamamız gerekiyordu. Şubat 2012’de Halk Eğitimi Merkezi ile iş birliği yaptık. Onlar da bizi kurs öğretmeni olarak görevlendirdiler. Velilerimizle toplandık. Onların da fikirlerini aldık. 12 Şubat 2012 ila 03 Haziran 2012 arasında ücretsiz hazırlık kursu verdik. Kursumuzda, hafta içinde işlediğimiz konularla ilgili, test soruları çözdük, deneme sınavları yaptık. Tüm bu çalışmalar sonucunda göze görünür bir başarı elde ettik. Deneme sınavlarında sınıf ortalamamız 460-470 puanlara kadar yükseldi.
Yılsonunda altı öğrencimiz takdirname belgesi, sekiz öğrencimiz teşekkür belgesi aldı. İki öğrencimiz de şube öğretmenler kurulu kararıyla bir üst sınıfa geçti. Ayrıca, sınıfımızdaki tüm öğrencilerimiz, Okul Müdürümüz tarafından onur belgesi ile ödüllendirildi.

Sözün özü: “Yetenekler, saklı kalmasın.” Dedik. Hiçbir öğrencimizi “İşe yaramaz!” olarak yaftalamadık. “Öğrenmeyen öğrenci yoktur. Öğretemeyen öğretmen vardır.” Sözü kılavuzumuz oldu. Yöntem ve tekniklerimizi öğrencilerimize göre belirledik.

Onları Hz. Ali’nin tavsiye ettiği gibi: “İçinde bulunduğumuz zamandan ziyade gelecek zaman için eğitmeye gayret ettik.” Çünkü onlar, MEB’in müfredatlarında da belirttiği gibi; şimdi aldıkları eğitimle, gelecekte henüz bilmediğimiz mesleklerde çalışacaktır. Onların ufkunu açmak, hayal dünyasını zenginleştirmek ise bizim en önemli görevimizdir.

Sınıf Öğretmeninin Görüşü:

Bazen hissedersiniz, hayal kurarsınız ama bir türlü istediğiniz kelimeleri bulup derdinizi anlatamazsınız. Kelimeler, yetersiz kalır. Yaşadığınız hayal kırıklıkları, bazı ufku dar insanların sizi üzmeleri… Sizi “Neden bu kadar çalışıyorsun? Ülkeyi sen mi kurtaracaksın? Çok çalışıyorsun da maaşın mı artıyor?” ve benzeri sözlerle alaya almaları içinizi acıtıyor, yüreğinizi dağlıyor. Gücünüz azalıyor. Çünkü “Öğretmen, mum gibidir, eridikçe ışık verir.” Bu tür çalışmalar, ödül almalı ki daha mesleğinin baharında olan öğretmenlerin şevkleri kırılmasın. Enerjilerini henüz karşılarına gelmemiş olan müstakbel öğrencilerine de taşısınlar.

Atalarımız: “Marifet iltifata tabidir.” Demişler. Takdir, siz ufku büyüklerimizindir. Böyle bir imkân sunduğu için de Sayın Bakanımıza sonsuz teşekkür ederiz.

Toprağa tohum ektik. Kimisi erken çimlendi kimisi geç… Ne toprak utandı ne de biz… Burada bizi utandırmayan, desteklerini esirgemeyen yöre halkımızı ve Sayın Kaymakamımızı, yenilikçi fikirleri önemseyen, İlçe Milli Eğitim Müdürümüzü unutmak vefasızlık olur.

T.J. CARRUTHERS : “İyi bir öğretmen, kendisini yavaş yavaş gereksiz kılabilen insandır.” Diyor. Bilişim teknolojileri, bize bu sözün gerçekleşmesi için fırsat sundu. Eğer siz, öğretmen olarak yeniliklere açık olmaz, kendinizi yetiştirmezseniz, paslanır gidersiniz. Kendisine yeten, öğrenmeyi seven, yeni bir şeyler öğrenme isteği duyan öğrenciler yetiştiremezsiniz.

Öğretmenlik mesleğine henüz başlamadan evvel okuduğumuz bir kitabın adı:

“Ya bir yol bul, ya bir yol aç ya da yoldan çekil.” (M. SEKMAN)

Kamil KARAKAŞ; 26.06.2012, Salı

 

 

 

ana sayfa özgeçmiş dün bugün etkinlikler şiir diliyle denemeler iletişim

Öğretmen Kamil KARAKAŞ'IN eğitim amaçlı, kişisel internet sitesidir. Ticari amaç gütmez.